Plevral efüzyon, hastanın plevral boşluğunda sıvı birikimi sonucunda oluşan ciddi bir sorundur. Plevra (akciğer zarı), akciğer ve göğüs boşluğunu örten 2 adet zardan oluşmaktadır.
Akciğer dış yüzünü ve göğüs duvarı iç yüzünü saran bu zarlar arasında kalan boşlukta su birikmesine plevral efüzyon denir.
Normalde, bu iki zar arasında çok az (20 ml) sıvı bulunmaktadır. Birçok akciğer veya akciğer dışı hastalığa bağlı olarak, sıvının salgılanmasının artması, geri emiliminin azalmasına bağlı olarak zarlar arasında sıvı miktarı artar. Bu gibi durumlarda plevral efüzyon (plörezi) denilen tablo oluşur.
Plevra zarının geçirgenliğinin artması, pulmoner kapiller, negatif intraplevral, onkotik basınç azalması, lenfatik akımın tıkanması dâhil çok çeşitli durumlara neden olabilmektedir.
Plevral hastalıklar göğüs cerrahi kliniklerinde yatan hastaların 1/4’lik kısmını oluşturmakla birlikte birçok riskli hastalığın taşındığının da en önemli belirteçlerindendir.
Dikkatle incelenen ve tüm tıp tarihi boyunca göğüs cerrahisi uzmanlarının çok zaman ayırdığı bir hastalık grubudur.
Öyle ki 19. yüzyılın sonlarında Starling hipotezi bu döngüyü sağlayan mekanizmalarla aşağıdaki denklemi kurmuş ve bugün hala yeni çalışmalar sürekli eklense de yol gösterici yöntemler arasında yerini almaktadır.
QF = LP × A[(PCAP - PPL) - ζD(piCAP - piPL)]
• QF akışkan hareketin nereye olduğu
• LP filtrasyon katsayısıdır
• A plevra yüzey alanıdır
• ζD, plevra üzerinden protein hareketi için yansıma katsayısı
• P akciğer kapiler yatak arasında hidrostatik basınç
• pi plevral boşluğun onkotik basıncı [2,3]
Plevral efüzyonlar oldukça sık görülen patolojilerdir. Göğüs hastalıklarından en çok konsültasyon istenen patolojilerin başında gelmektedir.
Plevral efüzyonların önemli bir kısmı lokal bir patolojiden çok sistemik hastalıkların bir komplikasyonu olarak ortaya çıkmaktadır.
Plevral Efüzyon Nedenleri Nelerdir?
Plevra hastalıkları denildiğinde başlıca 3 patoloji akla gelir:
• Plevral efüzyon
• Plevral kalınlaşma ve plaklar
• Pnömotoraks
Bunlardan en sık karşılaşılan ve ayırıcı tanıda sıkıntı yaşanan plevral efüzyonlardır.
Plevral efüzyon en sık nedenleri kalp yetmezliği hastalığı, siroz hastalığı, akciğer embolisi, pnömoni hastalığı, tüberküloz hastalığı, virüs enfeksiyonları, akciğer veya akciğer zarının kanseridir.
Ülkemizde ki en sık sebeplerden birincisi tüberküloz hastalığıdır. Diğer sebeplerden bazıları ise kanserler, kalp yetmezliği ve enfeksiyonlar olarak sıralanmaktadır.
Konjestif kalp yetmezliği, hastada bilateral plevral efüzyonun en sık rastlanan nedenidir.
Kalp yetmezliğinin klinik veya radyolojik bulguları olan hastalarda, efüzyon nedenlerini daha fazla aramaya gerek yoktur, teşhis için sadece torasentez işlemi çoğu kez yeterli gelmektedir.
Plevral Efüzyon Tanısı Nasıl Konur?
Plevral efüzyonlarda en sık görülen şikâyet ve belirti göğüs ağrısıdır. İki türlü göğüs ağrısı oluşabilir. Ağrı ya batıcı ya da künt şeklinde hissedilir.
Öncelikle her iki durumda da göğüs ağrısı parietal plevranın tutulduğunun göstergesidir. İkinci sıklıkla görülen belirti ise hastada öksürüktür.
Plevral efüzyon da öksürük oluşum mekanizması genel olarak bilinmemekle birlikte, işin uzmanı hekimler tarafından teorik olarak plevranın inflamasyonuna bağlı olabileceği gibi efüzyonun yaptığı basıya, akciğer alanındaki bronşların kapanmasına ve öksürük refleksinin uyarılmasına bağlı olabileceğini düşünmektedirler.
Plevral Efüzyonun Tanı Koyma Aşamaları Nelerdir?
Plevral efüzyonlar aynı zamanda kişinin sistemik hastalıklarının bir aynası gibidir. Diğer bir deyişle hastanın tüm sistemlerine veya organlarına ait olan hastalıklar plevrayı etkileyebilmektedir.
Efüzyon tanısını koymada ilk aşamalardan birisidir torasentez. Torasentez, efüzyonunun bulunduğu en uygun ve en az komplikasyon yaratacak bölgeden 21 G iğne ile en az 50 cc alınarak yapılmakta olan bir işlemdir.
Efüzyonun görüntüsü bizi tanıya bir adım daha yaklaştıran detaydır. Çoğu aspirasyon saman sarısı kıvamda olup bu görününüm nonspesifiktir. Efüzyon görünümü tanı ile değerlendirilir.
Pnömoni, malign neoplazm, pulmoner emboli gibi durumlarda kanlı efüzyon olabilir. Sıvı bulanık ya da süt görünümlü ise şilotoraks, psödoşilotoraks ve ampiyem ayırıcı tanıda düşünülür, santrifüj yapılır, çökelti varsa ampiyem tanısı konur.
Plevral efüzyon tanısı hastanın öyküsünü almayla, fizik muayenesi yapmak ile başlar. Göğüs grafisi ve plevral sıvı alındıktan sonra analiz devam eder. Az miktarda alınan plevral sıvısı belirti vermeyebilir.
Plevral efüzyonların %15’i belirti vermeyebilmekte olup, gerekli görülürse bu sürece toraks bilgisayarlı tomografi, plevra biyopsisi, torakoskopi ve bazen bronkoskopi gibi başka araştırmalar ilave edilir.
Hastada çift taraflı ya da tek taraflı efüzyon tanısı koyma aşamasında ilk dikkat edilecek konulardan biri de kalp rahatsızlığı olup olmadığıdır. Çift taraflı efüzyonun ayırıcı tanı aralığı dardır.
Tek taraflı efüzyonu olan hastalarda da tanı koyabilmek oldukça zordur. Bu hastalarda tanıya ulaşabilmeyi kolaylaştırma amaçlı konunun uzmanı hekimler algoritma oluşturmaktadırlar.
Plevral Efüzyona Ne Gibi Durumlar Neden Olur?
Bazı ilaçlar efüzyona neden olabilir, tek taraf efüzyonu olan ve tanı konulamayan hastalara akciğer grafisinden başka septum varlığını araştırma amaçlı toraks ultrasonu yapılabilir.
Deneyimli hekimler tarafından yapılan bu işlem hem sıvıdaki septumları göstermede başarılıdır hem de plevra ve plevral sıvı örneklemesi yapılırken oluşabilecek komplikasyonları minimalize edebilir.
Plevral Efüzyon Nasıl Tedavi Edilir?
Kalp, karaciğer, böbrek yetmezliği, hipoalbuminemi, pulmoner emboli ve romatoid artrit gibi durumlarda transüda niteliğindeki sıvılar bilateral plevral oluşturabilir.
Efüzyon hızlı bir şekilde gelişir, tedavi için diüretik başlanır ve hızlı bir cevap alınır. Plevral efüzyonun tedavisi, hastanın efüzyona sebep olan hastalığa göre değişmektedir.
Eğer biriken su, solunum sıkıntısına, aşırı nefes darlığına yol açacak kadar fazla ise çeşitli yöntemler ile bu suyu boşaltmak mümkündür.
Bazen vücudun farklı yerlerinde biriken bu su iltihap kapar ve irin bağlar.
Kanserin akciğer zarına yayılması sonucu ortaya çıkan plevral efüzyonların tedavisinde ise çok zor süreçler söz konusu olmakla birlikle bazı zorluklar vardır.
Bu hastalarda yaşam beklentisi genellikle kısadır. Suyu boşaltmak ve yapıştırma tedavisi ile (plörodez) tekrar su birikmesini önlemek hedeflenir. Başarı oranı çok yüksek olmamakla birlikte tekrarı mümkündür.