Sarkoidoz hastalığı, besnirer-boeck hastalığı olarak da adlandırılmaktadır. Hastalık, bağışıklık sisteminin normal çalışmasının sekteye uğraması ile ortaya çıkar.
Sarkoidoz hastalığının hedefi akciğerler olsa da diğer organlara zararı göz yumulacak gibi değildir. Hastalığa, Afrika kökenlilerde daha sık rastlanır.
Sarkoidoz hastalığının bakteri ve virüslere ya da inorganik tozlara karşı reaksiyona girmiş olabileceği araştırılmaktadır. Hastalık bulaşıcı bir hastalık değildir. Bazı ailelerde daha sık görülür.
Bu durum da hastalığın genetik bir geçişe sahip olup olmadığı hakkında düşündürür. Sarkoidoz belirtileri tutunduğu organa göre değişiklik gösterir.
Bazen de bazı hastalarda hiçbir belirti göstermez. Bu nedenle tesadüf eseri çekilen grafiler sonucu hastalığın bulunma yüzdesi artar. Hastalık, bazı hastalarda gözde kendini belli eder.
Göz tutulumu olarak görmede bulanıklık, gözlerde yaşarma ve ışığa karşı hassaslık olarak ortaya çıkar.
Sarkoidoz Genelde Nasıl Tepkiler Gösterir?
Sarkoidoz, başta akciğerler olmak üzere birçok organda belirtiler vermektedir. Kadınlarda erkeklere oranla daha sıktır. Hastalık en çok 20-40 yaş arasında görülür.
Hastaların yaklaşık yüzde 70 i 40 yaş ve altındaki kişilerdir. Küçük çocuklarda da oldukça az rastlanmaktadır. Sarkoidoz, çoğu zaman tesadüf eseri çekilen bir akciğer filmi sayesinde fark edilir.
Sarkoidoz’un bir özelliği de, genelde sigara kullanmayan kişilerde ortaya çıkar. Sarkoidoz hastalığının sebebi, yüz seneden fazladır bilinmiş bir hastalık olmasına karşın bilinmiyor.
Hastalığın, bağışıklık sisteminin tüberküloz bakterisine ya da başka bakteri ve virüslere karşı farklı bir reaksiyon göstermesi ile ortaya çıktığı düşünülüyor.
Berilyum madeni ile çalışan silah ve uçak endüstrisi çalışanlarında sarkoidoz hastalığına oldukça benzer bir hastalık tablosu görülür. Sarkoidoz bulaşıcı bir hastalık değildir.
Genetiği bilinmemektedir. Fakat hastalık, bazı ailelerde daha sık görülmektedir.
Sarkoidoz hastalığına en çok İskandinav ülkelerinde rastlanmaktadır. Sarkoidoz’a batı Avrupa bölgelerinde doğu bölgelerine oranla daha sık rastlanılır.
Sarkoidoz Sinsi Bir Hastalık
Sarkoidoz hastalığı, ani olarak başlayabildiği gibi sinsi bir yol da tercih edebilir. Çoğu zaman hastalar hastalığının farkına varmazlar.
Sıklıkla tesadüf eseri çekilen bir akciğer röntgeni ile tanınır ve bu durum hiç de nadir rastlanan bir durum değildir. Sarkoidoz hastalığı oldukça ilginç özelliklere sahiptir.
Hastalık genellikle, çoğu kişide nisan- mayıs- haziran aylarında ortaya çıkar. Sarkoidoz hastalığı, vücutta herhangi bir organa tutunabilir fakat en çok hastalık kapan organ genelde akciğerler olur.
Akciğer dokusunda iltihap ve lenf bezlerinde büyümeler tespit edilir. Başlıca belirtileri ise kuru öksürük ve ilerleme potansiyeline sahip nefes darlığıdır.
Sarkoidoz hastalığının kendine has belirtileri vardır. Sarkoidoz’a has tipik deri bulgusu, dudak, yanak ve burun etrafında morumtırak lekeler ile karakterizedir. Bazı kişilerde ise bacakların ön taraflarında kırmızı, parlak ve ağrı ile beliren şişlikler oluşur.
Ateşte yükselme ve eklem ağrısı gibi belirtilere de rastlanabilir. Asıl sık rastlanan belirtiler ile lenf bezleri ve dalakta büyümedir. Bu belirtiler, ilk başta kanser, lenfoma veya tüberkülozu çağrıştırsa da belirtiler Sarkoidoz’ u işaret etmektedir.
Sarkoidoz hastalığında görmede bulanıklık, ışığa karşı hassasiyet ve gözlerde yaşarma görülebilir. Bu belirtiler çok genç kadınlarda sık rastlanan özelliktir ve hastalığın ilk belirtileridir.
Sarkoidoz hastalığı nadir de olsa eklemler, kemikler, böbrekler ve kalp için tehdit oluşturabilir. Hastalığın teşhisi için akciğer röntgeni ve tomografisi oldukça önem arz etmektedir.
Bazı hastalarda ise akciğerlerden veya diğer organlardan da biyopsi yapılması gerekebilir.
Kanda ACE enzimi ve kalsiyumun yüksekliği veya idrarla atılan kalsiyumun normalden çok fazla artmış olması da sarkoidoz hastalığının belirti ve bulgularındandır.
Sarkoidoz Komplikasyonları Nelerdir?
- Bal peteği akciğer
- Göz sorunları
- Ağız kuruluğu
- Yüz felci
- İşitme sorunları
- Kan kalsiyum düzeyinde artış
Hastaların uzun zaman tamamen asemptomatik kalabilme olasılığı vardır. Sarkoidoz hastalığında hasta dokular mikroskobik hücre kümeleri oluşturmaktadır.
Lenf bezleri yüzde doksan tutulum göstermesi ile ilk sıradadır. Karaciğer yüzde atmış ve doksan arasında, gözler yüzde yirmi beş oranında, kalp yüzde beş oranında, iskelet yüzde yirmi beş ve elli arasında, deri yüzde yirmi beş oranında ve kemik iliği yüzde on beş ve kırk arasında etkilenme göstermektedir.
Bulgular organlara göre değişiklik göstererek farklı sonuçlar verir. Akciğer tutulumu gerçekleştiğinde halsizlik ve efor dispnesi sık görülürken göğüs ağrısı ve hemoptizi daha az görülmektedir.
Başlıca klinik bulgularda ise yüz bölgesinde periferik nöropati, kan kalsiyum düzeyinde yükselme, kyeim testi, karaciğer fonksiyonlarında bozukluk ve deride eritema nodosum ile lupus pernio görülür.
Akciğer tutulumunda solunum fonksiyon testleri dediğimiz STF normal olabilmektedir ama genelde restriktif tipte bir bozukluk vardır.
Akciğer grafisinde mediastinal ve hiler lenfadenopati ile birlikte pulmoner infiltrasyon görülür. Akciğer grafisinde bulunan görünüme göre bir değerlendirme gerçekleşir.
Sarkoidoz Hastalığının Tedavisi
Sarkoidoz tedavisinde amaç; progesyon yüzünden gelişecek hasarları önlemek, semptomatik düzeltmeler, hastalık aktivitesini baskılamak gibi amaçlardır.
Bugün içinde bulunduğumuz dünyada kabul gören standart tedavi yöntemleri bulunur. Bunlar: kortikosteroidler, antimalaryaller ve metotreksattır.
Standart tedavilere verilen cevaba ve yan etkiler sebebiyle alternatif tedavi yaklaşımlarına gidilebilmektedir. Hastalık genel olarak tedavi ihtiyacı olmadan ortadan kaybolur.
Genel olarak hasta ve doktor 12 ay süreyle bir program içinde olur. Bu programda doktor hastayı 12 ay boyunca takip eder ve süreç içinde hastalıkla alakalı herhangi bir gelişme olmazsa tedaviye ihtiyaç duyulmaz.
İlaç tedavisiyse bağışıklık sisteminin yanıtlarını baskı altına almak için kullanılır. Böylelikle hastalıkta semptomlar azalır. Kortikosteroid ve immunsupresif, immun sistemi baskılar ve daha az antikor üretilir.
Prednisone, hastaların tedavisinde başarılı bir şekilde sonuç veren steroiddir. Fakat uzun süreli steroid kullanıldığı taktirde yan etkilerle karşılaşılabilir.
Bu yan etkilerse osteoporoz, katarakt, diyabet, hipertansiyon, myopatidir.
Yani, daha sade bir anlatım tercih edecek olursak, hastalığın tedavisi için kesin bir tedavi uygulanmasa da kortizon bir çözüm yolu olarak görülür. Tedavi süresiyse kortizonun dozunu zamanla azaltarak 6-12 ay olarak hesaplanabilir.
Göz, sinir sistemi ve kalp tutulumuna dair bir bulgu varsa kortizon tedavisi şart niteliğine gelir.
Akciğer için lenf bezlerinde büyüme olması kortizon tedavisi gerektirmez fakat hastanın solunum sisteminde fonksiyonel bozukluk ile öksürük, nefes darlığı gibi sıkıntılara göre tedavi şart olabilir.
Kortizona cevap alınamayan durumlarda ya da kullanılması dahi mümkün olmayan durumlarda bağışıklığı baskılayan diğer ilaçlar tercih edilir.
Sarkoidoz hastalığı korkulacak bir hastalık olmamaktadır, bununla birlikte herhangi bir tedaviyle de geçmesi mümkün görünmemektedir.
Tüm sarkoidozlu hastalar belirli zaman aralıklarıyla kontrol edilmelidir. Tanı konulan her sarkoidoz hastanın tedavi edilmesi gerekli değildir.
Sarkoidozun erken tanısında hastaların kendiliğinden iyileşme olasılıkları oldukça yüksektir. Bu neden ile tanı alan hastaların yüzde 30 ile yüzde 70 ine tedavi gerekmez.
Tedavide nefes darlığı ve öksürük gibi etmenler ile tedavi durumu belirlenir.
Kortizona cevap veremeyen veya kullanılması mümkün olunmayan durumlarda bağışıklık için farklı türde ilaçlar kullanılır.