Yiyeceklerin ağızdan mideye iletilmesini sağlayan yemek borusu hastalıkları multidisipliner bir bakış açısı ile tedavi edilebilecek problemlerdir. Bütüncül ve kapsamlı bir araştırma gerektiren yemek borusu hastalıklarında hastaya en uygun ve etkili tedavi planını çıkarmak büyük önem taşır.
Yemek Borusu Hastalıkları
Yemek borusu (özofagus) yiyecek ve içecekleri ağızdan alarak mideye taşıyan, iki kat dokudan oluşan bir kas yapısıdır. Boyundan başlayarak mide girişine kadar uzanan yemek borusu yetişkin bir insanda ortalama 25 cm uzunluğundadır. Mukoza adı verilen bir zar dokusu ile kaplı olan yemek borusu omurganın hemen önünden ve nefes borusu ile kalbin arkasından geçer.
Beslenme alışkanlıkları, kullanılan ilaçlar ve geçirilen enfeksiyonlar gibi pek çok nedene bağlı olarak yemek borusunda çeşitli hastalıklar gelişebilir. Bu hastalıkların her birinin tedavisinde gerekli teşhis yöntemlerinin uygulanması ve altta yatan nedene bağlı bir tedavi sürecinin başlatılması oldukça önemlidir. En yaygın karşılaşılan yemek borusu hastalıkları ise şu alt kategorilerde incelenebilir.
Gastroözefagial Reflü
Gatroözefagial reflü, mide içeriğinin yemek borusuna geri gelerek üst solunum yollarında çeşitli şikayetlere neden olan bir hastalıktır. Bu hastalığın yaygın semptomları arasında;
- Göğüs kafesinde ağrı,
- Yutma güçlüğü,
- Ağrılı yutma,
- Asit geri kaçışı,
- Hırıltılı solunum,
- Tükürük bezi salgısında artış,
- Soluk borusunda daralma,
- Öksürük
sıralanabilir.
Tanılama için birden fazla tetkiğin uygulandığı reflü teşhisinde hasta öyküsü belirleyici özelliktedir. Bununla birlikte çeşitli radyolojik tetkikler, manometrik ölçümler ve laboratuvar testleri yardımıyla kesin tanı konulabilir. Tedavinin en önemli basamağını ise yaşam tarzı değişiklikleri oluşturur. Özellikle geç saatte yemek yememek, karnı sıkan kıyafetler giymemek, gazlı içecekler ve yağlı gıdalar tüketmemek bunların başında gelir. Tedavinin bir diğer adımı ise ilaç kullanımıdır ve ilaç tercihi kişinin şikayetlerine göre değişiklik gösterir. Dolayısıyla aralıklı veya sürekli ilaç kullanım kararı hekim önerisiyle uygulanır, hastanın tedaviye gösterdiği yanıta göre kişiselleştirilir. Tedavinin odağında ise hasta yaşam konforunu artırarak semptomlarını hafifletmek yer alır.
Halitosis (Ağız Kokusu)
Sık karşılaşılan problemlerden olan ağız kokusunun pek çok sebebi vardır ve bunların başında yetersiz ağız temizliği gelir. Bununla birlikte yemek borusu düzensizlikleri de ağız kokusuna neden olabilir. Yemek borusunun alt kısmında yer alan ve kaslara tutunan hastalık nedeniyle yiyecekler yemek borusunda daha uzun süre kalarak ağız kokusu şikayetlerini ortaya çıkarabilir. Reflü gibi yemek borusu alt kısmının sürekli açık kalmasına neden olan rahatsızlıklar, midedeki çeşitli enfeksiyonlar, mide kanseri, mide çalışma düzensizlikleri ve diyabet gibi sistemik hastalıklar da ağız kokusuna neden olabilir.
Dolayısıyla basit bir şikayetten çok daha fazlası olabilen ağız kokusunun mideden kaynaklandığını anlamak için çeşitli tetkiklerin yapılması gerekir. Çoğu zaman düzenli ağız bakımına rağmen var olan şikayetlerde yemek borusu problemleri akla gelmelidir. Kesin tanı için ise endoskopik yöntemler kullanılır.
Disfaji (Yutma Güçlüğü)
Normal şartlarda yutma sırasında ağza giren besinlerin ezilerek küçük parçalara ayrılır ve daha sonra yutağa doğru ilerletilir. Bu esnada yemek borusu kasılıp gevşeyerek bu hareketin zahmetsizce sürdürülmesine destek olur. Ancak kimi zaman yemek yeme ve yutma eylemleri sırasında belirli bir zorlama meydana gelebilir. Yutma güçlüğünün en yaygın nedenleri arasında;
- Kas çalışmasını önleyen hastalıklar,
- Yemek borusunu etkileyen nörolojik problemler,
- Kısmi felçler,
- Yemek borusu yaraları,
- Yemek borusu kanseri,
- Psikiyatrik rahatsızlıklar
sıralanabilir.
Bazı duyarlı bireylerde depresyon ve panik atak durumları da yutma güçlüğünü tetikleyebilir. Bu nedenle hastalığın tedavisinde kombine bir çalışmanın yürütülmesi ve altta yatan nedenin kesin olarak tespit edilmesi gerekir. Hastalık teşhisinde semptomların ne zaman başladığı irdelenir ve hasta öyküsü dinlenir. Eşlik eden bulgularla birlikte nörolojik testler yapılır ve temel hastalık kaynağı tespit edilir.
Düzenli ilaç kullanımı ve az su tüketimine bağlı gelişen durumlarda, kişiye özel ilaçların reçete edilmesi ve bir süre sıvı beslenme diyeti uygulanması gerekir. Durumun sık tekrarlaması halinde ise yemek borusu çalışma düzensizliklerinin incelenmesi ve uygun tedavinin çıkarılması gerekir. Yutma güçlüğü, erken dönemde kanser riski taşımasa da ilerleyen evrede hem katı hem sıvı gıda tüketimini durdurma riski taşıdığından mümkün olan en kısa süre içinde tedavi edilmelidir.
Odinofaji (Ağrılı Yutma)
Ağrılı yutma da yutma güçlüğüne benzer şekilde ağza giren besinlerin yemek borusuna rahat hareket ettirilmemesine neden olur ve yemek borusu düzensizlikleri, ülser yaraları, yemek borusu enfeksiyonları, yemek borusu kanseri gibi nedenlerle ortaya çıkar. Hastalığın tedavisinde teşhis büyük yer kaplar ve kesin tanı için hasta öyküsünün yanı sıra; çeşitli manometrik değerlendirmeler ile endoskopik incelemeler değerlendirilir. Ayrıca kan testleri ve radyolojik görüntüleme tetkikleri de kullanılabilir.
Sorunun enfeksiyondan kaynaklandığı durumlarda antibiyotikli ilaç tedavileri genellikle yeterlidir ancak ilaç seçiminin kişinin ihtiyacına uygun şekilde yapılması büyük önem taşır. Örneğin; mantar enfeksiyonlarında antifungal ilaçlar, akalazya durumlarında motiliteye etki eden ilaçlar, ülser yaralarında ise tedavi edici ilaçlar kullanılmalıdır. Kanser vakalarında ise tedavi kanserin evresine ve hastanın genel durumuna göre planlanır. Bu aşamada radyoterapi ve kemoterapi uygulamaları tercih edilebilir.
Barrett Özofagus
Barret özofagus, genetik yatkınlığı olan bireylerde görülen ve mide asidi nedeniyle yemek borusunun alt kısmında yaşanan yapısal hücre değişiklikleridir. Bu tür vakalarda belirgin bir klinik semptom bulunmaz fakat hastaların çoğunda yemek sonrası yanma ve besinlerin yukarı kaçışı gibi bulgular gözlenir. Tanılama aşamasında endoskopik tetkikler kullanılır ve yemek borusu ile mide mukozasından alınan biyopsiler incelenir. Hastalığın tespitinden sonra biyopsideki anormal hücre varlığı takip aralığında belirleyici olur. Buna göre hastanın düzenli olarak takip edilmesi ve bölgedeki hücre yapılarının belirli aralıklarla incelenmesi gerekir. Mevcut şikayetlere ve yapısal bozulmalara göre cerrahi operasyon gündeme gelebilir.
Yemek Borusu Çalışma Düzensizlikleri
Yemek borusu, çizgili ve düz kaslardan oluşan bir yapıdır ve bu sayede ağızdan alınan besinlerin kasılıp gevşeme yoluyla mideye iletilmesine yardımcı olur. Kimi zaman geçirilen felçler, kas yapısını etkileyen hastalıklar, sinir iletiminde yaşanan problemler ve nörolojik hastalıklar gibi nedenlerden dolayı bu sistemde çeşitli düzensizlikler meydana gelebilir. Ayrıca romatoid artrit benzeri romatizmal hastalıklar da bağ dokusunu etkileyerek yemek borusu düzensizliklerine neden olabilir.
Bu tür vakaların tespitinde endoskopik incelemeler, radyolojik görüntülemeler, manometrik ölçümler ve hasta öyküsü bir arada değerlendirilir. Tedavi ise alttaki nedene bağlı olarak ve kişiye uygun şekilde planlanır. Genellikle mide asiditesini düzenleyen ilaçlar, antidepresanlar veya anti-reflü ilaçları kullanılır. İlaç tedavisinin yetersiz geldiği durumlarda ise endoskopik botoks uygulamaları ile semptomları gidermek hedeflenir.
Özofagus Kanseri
Yemek borusu kanseri en iç tabakadaki mukozada gelişir ve kas veya bağ doku yapılarını etkileyebilir. Sigara ve alkol tüketimi, reflü, beslenme alışkanlıkları veya yutma güçlüğü gibi problemler sonucu gelişebilen özofagus kanseri kimi zaman belirli bir neden olmadan ortaya çıkar. Biyopsi incelemeleri, endoskopik ultrasonografi ve bilgisayarlı tomografi yardımıyla kanser tanısı alan hastalarda, kanserin evresine göre cerrahi, kemoterapi ve radyoterapi uygulamaları kullanılabilir.
Kapsamlı ve multidisipliner bir çalışma gerektiren yemek borusu hastalıklarının tedavisinde kişiye en uygun sürecin planlanması gerekir. Bu nedenle hekim seçimi, erken tanı ve hızlı iyileşme adına büyük önem taşır.